Saygıdeğer Danışanlarımız, Dostlarımız ;
Batı Paktı ile Rusya arasında uzun yıllardır süregelen hegemonya mücadelesi tabiri caiz ise bilek güreşinden çıktı ve Ukrayna krizi kapsamında grekoromen hatta yer yer serbest güreş şekline dönüştü. Tabiatı ile bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de gündemin ilk sırasına yerleşti.
Günde ortalama 1 dk kitap okuyan, okuduklarının ancak %40 nı anlayan, nüfusunun 50 Milyonu gazete okumayan ve 2,5 milyonu hiç okuma yazma bilmeyen ama hamdolsun herkesin her konuda fikri olduğu muhteşem ülkemizde bu konu çok rating aldığı için ekranlar ve sosyal medya platformları bir anda Uluslararası İlişkiler, jeopolitik, jeostratejik, ekonomik ve güvenlik konularında “uzman” yorumcularla dolup taşmaya başladı.
Şüphesiz ifade özgürlüğü kapsamında herkes düşüncelerini ve değerlendirmelerini açıklayabilir. Bunda bir sorun yoktur.
Bilgiye ve deneyime dayalı her fikir saygıdeğerdir. Katılmak veya katılmamak hakkımız vardır ancak hor görmek ve aşağılamak hakkımız yoktur.
Arama motorlarından ve diğer açık kaynaklardan elde edilen sınırlı ve sığ bilgilerle herhangi bir konuda fikir sahibi olunabilir ama otorite olunamaz. Yorumcuların yorum yaparken müktesebatlarının sınırlarını aşmamaya özen göstermeleri, sonu …dir/dır …meli/malı ile biten kesin hüküm içeren ifadelerden kaçınmaları en azından nezaket gereğidir.
İşte bana göre sorun tam da bu noktada başlıyor. Herkes en doğrusunu kendisinin bildiğini sanıyor, kendi fikirlerine ve görüşlerine tutku ile aşık ama başka farklı görüşlere değer vermiyor. Üstelik farklı paradigmaları savunanları hoyratça yaftalama yarışı içinde.
En ilginç olanı ise toplumda zaten yeterince ayrışma, kamplaşma ve kutuplaşma hali bu kadar egemen iken bir de başkalarının savaşı üzerinden ayrışabilmek ve birbirimize düşebilmek gerçekten muhteşem bir beceri…
Oysaki kimsenin kimseyi yaftalamasına ve kendi fikirlerini başkalarına dayatmasına hiç gerek yok. Milli menfaatlerimiz etrafında kenetlenmemiz gereken çok hassas bir dönemden geçiyoruz.
Saygı ile
Serdar DURAT