Saygıdeğer Paydaşlar, Sevgili Okurlar;
Güzel ülkemizde ; “Emek-Sermaye-Üretim-İstihdam-Yönetim” disiplinleri arasındaki ilişkilerde rasyonel bir dengenin kurulması, insan haklarını ve onurunu merkeze alan anlayışın, ahlaklı ve adil paylaşım kültürünün egemen olması dileği ile ; Tüm çalışanların ve ömürlerinin büyük kısmını çalışarak geçirip insanca ve onurla yaşamayı hak ettikleri emeklilik dönemlerini yaşamakta zorlananların
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü Kutlarım.
Bilvesile SATIN ALINAMAYACAK EMEKLER başlıklı yazımı ilginize/bilginize sunarım.
👇👇👇
SATIN ALINAMAYACAK EMEKLER ;
Yaradılış kodları itibarı ile insanlar fiziki ve/ya fikri emeklerinin olumlu sonuç vermesini beklerler. Şüphesiz hayatın dayattığı koşullar itibarı ile emek-ücret ilişkisi ve dengesi yadsınamaz. Ancak her zaman her emek ücreti mukabili satın alınamayabilir.
Emek sahipleri bazen sadece maddi getirisi için değil manevi ve duygusal geri dönüşler uğruna da emeklerini sarfederler. Örnek sunmak gerekirse :
- Yazarlar kitaplarının, yazılarının okunmasını,
- Ressamlar tablolarının sergilenmesini, sergilerinin ziyaret edilmesini,
- Bestekarlar eserlerinin sevilerek dinlenmesini,okunmasını,
- Şairler şiirlerinin geniş kitleler tarafından ezbere okunmasını ve kalıcı olmasını,
- Aşçılar yemeklerinin beğenilerek yenmesini,
- Öğretmenler öğrencilerinin başarılı olmalarını,
- Terziler diktikleri kıyafetlerin beğenilmesini, çok satılmasını,
- Çiftçiler tohumlarının yeşerdiklerini, hasatlarının bereketli olmasını,
- Sporcular kendi dallarında rekorlar kırmayı,taraftarların gönlünde taht kurmayı,
- Danışmanlar, mentorlar tavsiyelerinin işe yaradığını görmek isterler.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Hepsinin ortak yönü başta zaman olmak üzere çok büyük oranda bireysel kaynak tüketiminin kaçınılmaz olduğudur.
Bir sayfa yazının, bir kıta şiirin , bir övün yemeğin, bir saatlik dersin, en sade bir giysinin, sportif başarıların vs ; üretenlerin gecelerce uykusuz kalmalarına, alın terlerine, yorgunluklarına, fedakarlıklarına, göz nurlarına mal olduğunu unutmamak gerekir.
Bütün bu çalışmaları eleştirmek hakkımız vardır ancak hafife almak, itibarsızlaştırmak ve aşağılamak hakkımız asla yoktur. Önümüze hazır olarak gelen, servis edilen bir ürünün nasıl ve ne zorluklarla ortaya çıktığını düşünmeden hoyratça ve kolayca çabucak tüketmek bana göre ciddi bir ahlak ve vicdan zafiyetidir.
“Neyse parası verir alırız- beğenmediğimizi yerden yere vurabiliriz” küstahlığı yaşadığımız dönemin ayıplarındandır. Bazı emeklerin karşılığı paradan daha çok içten bir takdir-teşekkür ve/ya “elinize yüreğinize sağlık”sözleri ile de verilebilir.
Saygı ile
Serdar DURAT