Saygıdeğer Danışanlarımız, Dostlarımız ;
21.YY ın toplumsal sorunlarından önemli bir tanesinin yönetilemeyen “İyelik” hırsı olduğunu düşünüyorum. Bu dürtü doğal ve makul ihtiyaçların karşılanması amacına dönük olduğu sürece normal karşılanabilir, motivasyonu besleyebilir.
Ancak her şeyin çabuk ve kolay tüketildiği çağımızda bahse konu dürtünün kontrolden çıkıp doyumsuzluk haline dönüşmesi riski var.
İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için minimum vazgeçilmez standartlardan mahrum muhtaç kitleleri tenzih ederim. Lütfen bir an için etrafınıza bakınız ; “Var olanla” yetinmeyip hep daha fazlasını istemenin adeta salgın bir hastalık virüsü gibi hızla yayıldığını göreceğinize eminim.
Bu telaş içinde çoğu zaman nitelik göz ardı edilerek nicelik peşine düşülüyor.
Daha fazla güç ve şöhret, daha yüksek gelir, daha fazla arkadaş, daha fazla sosyal ilişki, daha fazla takdir/beğenilme/itibar, daha fazla mülkiyet, daha çok fikir, daha fazla ürün, daha fazla diploma, daha fazla eğlence, daha çok tatil/ seyahat vs vs ...
İnsanlar çoğu zaman nicelik arttıkça daha başarılı ve daha mutlu olduklarını/olacaklarını sanıyorlar, çünkü o zaman “sahip oldukları” daha fazla görünüyor, böylece de sıradışı olmak ve varsıllık heveslerini, yapay itibarlarını yükseltmelerini mümkün kılıyor.
Ne yazıktır ki sahip olunanların “daha fazla olması” her zaman “daha anlamlı, daha kaliteli ve daha saygıdeğer “ olmalarını sağlayamıyor.
Bireysel görüşüm ve inancım odur ki ;
Her şeyin ayarında olanı güzel, fazlası haramdır ve istismara açıktır.
Nezaketin fazlası zayıflık gibi algılanır.
Tevazunun fazlası vasata prim verir.
Endişenin fazlası hayatı zehir eder.
Sevginin fazlası tutkuya, hırsın fazlası ihtirasa dönüşür.
Paranın ve gücün fazlası ise şaşırtır, yoldan çıkarır…
Saygı ile
Serdar DURAT