Dünyanın hangi coğrafyasında yaşarsa yaşasın her insan yoksulluktan arınmış ve insan onuruna yaraşır bir hayatı hak eder. Halen dünyada milyonlarca insan beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek gelire sahip değil.
İnsanların en temel içgüdülerinden biri hayatta kalmaktır. Bunun için de öncelikle beslenmeye ve barınmaya ihtiyaç vardır.
Aç insan bu dürtüsünü karşılamak için değerlerinden taviz verebilir. Belki de değerleri hiç gelişmez.
Yoksulluk kader değildir, refahtan pay almak talebi en doğal haktır.
Ancak bu hakedişi yaratabilmek ve ahlaklı bir şekilde paylaşmak konularında ciddi sorunlar vardır. Bu sorunların çözümü için sorumluluk idarenin ve sermayenindir.
Ekonominin sadece politikacılara bırakılamayacak kadar hayati önemi haiz karmaşık bir disiplin olduğunu düşünüyorum.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve sosyal sınıfların refah düzeyleri arasındaki olağanüstü fark 21.YY ın en tehlikeli sosyo-ekonomik sorunu olarak kabul edilmektedir.
Eğer ;
- Halen dünyanın en zengin 26 milyarderi, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50'sini oluşturan 3,8 milyar insanın toplam varlığına eşit servete sahipse,
- % 1 oranındaki bir varlık vergisi ile 418 milyar dolar gelir sağlanabileceği ve bununla, dünyada okula gitmeyen tüm çocukların eğitim masraflarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin de karşılanabileceği ve açlık nedeniyle 3 milyon ölümün önlenebileceği değerlendiriliyorsa ve gereği yapılmıyorsa…
Yoksulluk bir insanlık ayıbından başka bir şey değildir kanaatindeyim.
Saygı ile
Serdar DURAT